(YAZAR: MEHTAP ŞENER)
“Sabrına çiçek, yüreğine yıldızlı pekiyi öğretmenim.”
Öğretmenliğin evrensel bir uğraş olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Bu değerli meslek; yetişmekte olan nesli, çevresi, milleti, devleti ve vatanı için daima yararlı, yapıcı, yaratıcı iyi bir insan ve iyi bir vatandaş yetiştirme sanatıdır aynı zamanda. Bu değerler unutulmadan mesleğini layığıyla yerine getirmek bir öğretmen için oldukça önemlidir. Aristo, "insan sevmediği bir kimseden öğrenemez" der. Bu yüzden öğretmen, kendisinden her an etkilenen öğrencilerle bir gönül köprüsü inşa eder. Çocuk için en temel aşama olan güven, öğretmenlerin öğrencileriyle kuracağı sıcak ve samimiyete dayalı bir ilişkiden gelir. Öğrenme sürecine geçmeden önce sağlıklı ve hoşgörülü bir iletişim, öğretmen ve öğrenci arasında bağ kurulması için oldukça önemlidir.
Öğrenme ve öğretme hayatımızın her alanında karşımıza çıkar. Bir çocuk büyürken nasıl anne ve babasından birçok beceri ve alışkanlık ediniyorsa, okul ortamında da öğretmeninden birçok şey alır. Bir yandan bilgi beceri edinirken, diğer yandan ise öğretmeninin de duruşu, tavrı ve tepkilerinden etkilenir. Öğretmenini rol model alır. Bu noktada “öğretmen olmanın” farkı, öğretme işinin sevgi ile bütünleştirmek ve çocuk için bir model olduğunu hiçbir zaman unutmamaktır.Öğretmen olmak, aynı zamanda sürekli gelişimi beraberinde getirir. Her an araştırma yapmak, gelecek nesillere adapte olabilmek, okumak ve öğrenmek bir öğretmen için oldukça önemlidir. Asıl öğretme işinde ise önemli olan çocukların hayal güçlerini zenginleştirmeleri için onlara düşünme fırsatı verecek uygulamalar sunma, severek öğrenmeyi aşılama, hoşgörülü olmayı, saygı, sevgi ve değerlerimizi öğrenebilecekleri uygun ortamlar yaratmaktır. Bu bağlamda bir öğretmen Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözünü asla aklından çıkarmamalıdır: “Öğretmenler; yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcilerini, sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır…"

---------
(YAZAR: PSK. DAN. YAĞMUR BÜYÜKADA)
Her yeni yılda kendimiz ve sevdiklerimiz için güzel dileklerde ve daha önce yaptıklarımızdan farklı uğraşlar yapma girişimlerinde bulunuruz: İyi bir ilişki ve aşk, sağlık, huzur, ideal bir kilo ve yeni bir iş gibi… Çoğu insan bu planlamaları yaparken oldukça heyecanlı ve istekli olup hayata geçirme ve sürdürme aşamasında istikrarsız kalmaktadır. İşte tam da bu yeni girişimler noktasında konfor alanımız devreye girer. Konfor alanı, kişinin hayatında kendisini güvende ve rahat hissettiği alandır. Aslında kişinin kendi zihninde oluşturduğu; sınırları olan, iyi hissettiren, alışıldık davranışlar, kişiler ve düşünceler barındıran ve güvende hissettiren tehlikesiz bir bölgedir. Bulunduğunuz iş yeri, içinde bulunduğunuz ilişkiler ve insanlar, zihninizdeki otomatik düşünceler sizin bildiğiniz ve güvendiğiniz konfor alanınızdır. ‘Yeni bir şey’ düşüncesi kişiye, konfor alanından yani en iyi bildiğin yerden çıkma ve akabinde güvende hissetmeme sinyalleri verir. Dolayısıyla insanlar planlarını eyleme dökmekte oldukça güçlük yaşar ve konfor alanının dışına çıkmak çok güç gelir.
Aslında bu oluşturduğumuz alan tıpkı anne karnındaki gibi güvende hissettirse de dışına çıkmak sanıldığı kadar korkutucu olmayabilir. Çünkü konfor alanının dışına çıkmak, alışılmışlıklarındışında yeni şeyler yapmayı, yeni tecrübeler edinmeyi ve yeni başarılar elde etmeyi büyük ölçüde destekler. Aynı zamanda kişiyi zihinsel anlamda güçlendirir ve büyümeyi destekler. Konfor alanında stres minimum seviyededir fakat zihin yeniliklere açık değildir. Burada kişi; yeni ilişkiler kurmak, yeni yerler keşfetmek, yeni aktiviteler edinmek gibi birçok sosyal-kültürel zenginlikten mahrum kalabilir. Kendinize, içinizde bulunduğunuz koşulları düşünerek şu soruları sorun: ‘bu yaptığım şeylere yakın mıyım, mutlu muyum ve başka neye ihtiyacım var?’. Eğer cevabımız belki, emin değilim vb. ise önce küçük adımlarla başlayabilirsiniz, bu küçük adımlar bizleri büyük değişimlere hazırlar. Güvensiz, başarısız ve yetersiz hissedebiliriz, riskli gelebilir fakat tüm bunlar değişimin bir parçasıdır… Bugün kendimize verdiğimiz sözler için bir adım atalım ve şunu unutmayalım: keşfetme ve büyüme, konfor alanının bittiği yerde başlar... Yeniliklere kucak açacağınız, cesaret ve mutluluk dolu bir yıl dilerim!
